KaTaGoRiLer |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Her TürLü Haber Bulunur Aradığınız Tüm Haberler Burda
Baykal'a ‘Siz hiç ihaneti gördünüz mü?’ sorusu
Yakup Görmez tarih 27.07.2010, 14:51 (UTC) | | Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan ihanet tartışmasını hatırlatıp, “Siz hiç ihaneti gördünüz mü?” diye soran bir gazeteciye, “Ben siyasi polemiklerin ötesine bakmaya çalışıyorum” cevabını verdi.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, memleketi Antalya'da, Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) üyesi 50'ye yakın işadamıyla kahvaltıda buluştu. Basına kapalı gerçekleştirilen kahvaltıya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ve diğer partili belediye başkanları ve CHP İl Başkanı Özer Ülken katıldı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak ve eski başkan Kemal Özgen de kahvaltılı sohbet toplantısında bulundu. Baykal, iki saati aşkın devam eden kahvaltının çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
DARBESİZ DARBE HUKUKU
Türkiye'nin çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Deniz Baykal, yaşanan olayları olağan bir demokratik hayatın parçası olarak anlamanın, açıklamanın mümkün olmadığını ifade etti. Türkiye'nin bir süreden beri çok tehlikeli bir gerilimin içine çekilmek istendiğine dikkat çeken Deniz Baykal, “Gerilim ve kutuplaşma tuzağı Türkiye'ye yönelik olarak işletilmektedir. Bu birden bire ortaya çıkmış bir tablo değildir. Bir süreden beri bu doğrultuda sistematik bir ilerleme yaşanıyor” diye konuştu. Baykal, bu konuda herkes uyarılarını ifade etmesine rağmen, bu tehlikeli gidişi durduracak açılım ve atılımın bir türlü gerçekleştirilemediğini ileri sürdü.
Siyasetin hukuka yön vermeye başladığı, hukukun çok tehlikeli bir siyasi mücadelenin aracı haline dönüştürülmekte olduğunu kaydeden Deniz Baykal, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Ancak darbe dönemlerinde, askeri müdahale ortamlarında ortaya çıkabilecek hukuksuzluklar, zorbalıklar, demokratik olduğu söylenen bir sürecin içinde yaşanır hale gelmiştir. Türkiye'de hukuksuzlukların, zorbalıkların bu düzeyde yaşanıyor olması hepimiz için düşündürücüdür. Yani öyle anlaşılıyor ki, hukukun askıya alınmasına, meşruiyetin askıya alınmasına, bir askeri müdahale, darbe yapılmasına gerek kalmadan da o dekoru koruyarak, hukuksuzları, zorbalıkları bu düzeye taşımak mümkünmüş. Darbe olmadan da bir darbe ortamanın, darbe hukukun devreye sokulabileceği maalesef ortaya çıkmaya başlamıştır. Çok acı ve üzüntü verici bir manzara.”
Türkiye'de yaşanan hukuk süreçlerinin, henüz anayasa değişikliği yürürlüğe girmeden bu biçimde ortaya çıkmasının anayasa değişikliğini önlemenin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade eden Baykal, “Eğer anayasa değişikliği bu şekliyle yürürlüğe girecek olursa bugünkü anayasal düzende ortaya çıkan bu çarpık tablonun, bu ucube hukuk manzarasının ne hale geleceğini herkesin takdirine bırakmak istiyorum” dedi. Türkiye'yi çığrından çıkaran sürecin altında yatan anlayışın hukuk tanımaz bir anlayış olduğunun altını çizen Baykal, “Hukuku siyasetin emrine alan, hukuku çığrından çıkaran, siyaseti gerginleştiren, kutuplaştıran, hukuku bir intikam aracı haline dönüştüren zihniyet bütün bu olumsuzların altında yatan temel anlayıştır” diye konuştu.
12 EYLÜL FIRSATTIR
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, son yaşanan olayların hiç kimse için sürpriz olmadığını söyledi. “Açılım politikasının Türkiye'yi bu noktaya getirmekte ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye'yi bir etnik gerilim ortamına sürükleyen politika ne yazık ki bir yıla yakın bir süreden beri izlenen politika olmuştur” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Baykal, etnik ayrışma ve etnik gerilim ortamının iktidarın katkıları ve desteğiyle bütün ülkeye yaygınlaştırıldığını iddia etti. Baykal, “Bütün bunlar bize bu gidişi noktalama konusunda ağır bir sorumlulukla karşı karşıya bırakıyor. 12 Eylül'de yapılacak halk oylaması bu çerçevede büyük fırsattır. Bunun en iyi şekilde değerlendirilmesi lazımdır. Milletimizin bu gidişe biran önce son verilmesini sağlamalıdır. Terör, etnik ayrışma, hukuksuzluk, dönemi artık kapanmalıdır” çağrısında bulundu.
BAYKAL'DAN TÜRK HALKINA ÇAĞRI
Deniz Baykal, isim telaffuz etmeden İnegöl ve Hatay'da yaşanan olaylara göndermede bulunarak “İktidar ne kadar yanlış ve sorumsuz davranmış olursa olsun bizim toplum içindeki dayanışmamızı, kardeşliğimizi, barışımızı hiçbir şeyin tehlikeye atmasına müsade etmemeliyiz. Yaşanabilecek olan bir takım çatışmalar, gerginlikler, kesinlikle daha ileri boyutlara taşınmamalı, genel etnik çatışma ortamı oluşturulamamalıdır” diye konuştu.
“Tahriklere kimse alet olmamalıdır” çağrısında bulunan Baykal, olayların büyük soğukkanlılık ve sorumlulukla kontrol altında tutulmasını, kimsenin toplumda gerginlik yaratmaya, husumet oluşturmaya ve çeşitli kesimleri hedef göstermeye yönelmemesi istedi. Bu doğrultuda gayret edenlere kimsenin destek vermemesi gerektiğinin altını çizen Baykal “Biz Türkiye'de etnik kökenimiz ne olursa olsun kardeşce yaşıyoruz ve bundan sonra da kardeşce yaşamaya devam edeceğiz. İnsanlarımızın ezici çoğunluğu bu barış ve kardeşlik ortamını yaşatmak istiyor. Hükümetin bu konudaki hataları ile kendi zemininde hesaplaşırız. Vatandaşlarımı gerilim ortamında sağduyulu davranmaya, soğukkanlı olmaya, çatışmalara katkı yapmamaya, alet olmamaya çağırıyorum” diye konuştu.
‘SİYASİ POLEMİKLERİN TARAFI OLMAM’
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan ihanet tartışmaları hatırlatılarak, “Siz hiç ihaneti gördünüz mü?” sorusuna ise “Ben siyasi polemiklerin ötesine bakmaya çalışıyorum” diye karşılık verdi. Baykal şöyle konuştu;
“Hukuk çığrından çıkarılıyor. ‘Buna dikkat’ demek istiyorum. Hukukun değerini, önemini bilelim, yozlaştırmak, acayip hukuk düzeni yaratmak isteyenlere meydanı bırakmayalım. Böyle bir süreç var mı? Var. Bugünkü anayasada bile var. Anayasa değişirse çığrından çıkacak. ‘Buna dikkat’ diyorum. Etnik gerilim yaratmak isteyenlerin oyunlarına alet olmayalım. Türkiye'yi bugüne getiren sürecin sorumlusu hiç kuşku yok iktidardır. Olay iktidar tartışması olmanın ötesinde toplumsal barış ve huzurla ilgili temel konu haline gelmiştir. ‘Bu aşamada bu konuya sahip çıkalım’ diyorum.”
Baykal, siyasetin içinde suçlamaların, karalamaların, tartışmaların elbette yaşanabilceğini söyledi, “Bunların bir önemi ve anlamı yok. Bunlar her demokrasilerde yaşanabilcek olaylardır. Bunlarla meşgul değilim ben. Beni ilgilendiren Türkiye'nin birliği, bütünlüğü, hukukun üstünlüğüdür. Bu ikisi de tehlike içindedir” dedi. Baykal, polemiğin bir parçası olmak istemediğini açıkladı.
‘DARBEYE İHTİYAÇ YOKMUŞ’
Baykal, ne kendi partisinden, ne de iktidardan herhangi bir isim vermeden yaptığı konuşmada “12 Eylül tartışması yaratarak bugünkü hukuk çarpıklığını gözlerden kaçırma oyununa kimse alet olmamalıdır” dedi. 12 Eylül'ün bir darbe dönemi olduğunu hatırlatan Baykal, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Şimdi bir demokratik hukuk döneminde olduğumuz ifade edilmektedir. Ama yaşananlar 12 Eylül darbe döneminde yaşananlardan farklı değildir. Yani anlaşılıyor ki Türkiye'de bu kadar büyük bir hukuksuzluğun yapılması için bir darbeye ihtiyaç yokmuş. Bu dönem bize bunları öğretti. Türkiye, bir darbe döneminde değil ama darbe gerçeğiyle karşı karşıya. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek bu süreci taşıyamayız. Bir kişiye yapılan haksızlık karşısında toplum sesini çıkarmıyorsa o haksızlığa layık demektir. Yapılan haksızlara hep beraber tepki göstermek zorundayız.”
TOPLUMUN DNA'SI BOZULUYOR
Baykal, Balyoz Darbe Planı kapsamında haklarında tutuklama kararı verilen 102 sanıkla ilgili soruyu karşısında “Dünyanın hangi demokratik ülkesinde böyle bir olay yaşanır. 8 yıl önce yapılmış bir tatbikat çalışmasıyla ilgili dava açacaksınız, en temel noktalarında görev yapmakta olan insanları yakalama emirleri çıkararak, hukuka aykırı bir şekilde yakalamaya kalkacaksınız. Şık değil, hukuki değil, demokratik değil, insani değil. Ayıp, yakışıksız” diye konuştu. Çok yanlış işler yapıldığını kaydeden Baykal, “Bu yanlışlar sadece orada kalmaz. Toplumun dokusu bozuluyor, DNA'sı sarsılıyor, genetiği bozuluyor. Doğru değil. Hiçbir demokratik ülke böyle bir travma yaşamamıştır. Darbe dönemi yaşanmadan yaşanması muhtemel bir darbeyle hesaplaşacağız diye 8 - 10 yıl sonra görev başındaki insanların böyle bir muameleye maruz bırakılmasına ne Asya'da, ne Latin Amerika'da örnek vardır. Utanç verici bir tablo” diye konuştu.
| | |
|
Kuzu Kırpma Festivali'nde olay
Ömer Görmez tarih 27.07.2010, 14:50 (UTC) | | Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde katıldıkları ‘Kuzu Kırpma Festivali'nden dönerken kimlik kontrolü ve aramaya karşı çıkanlar, Kaymakam Soner Karataşoğlu'nun aracına taş ve sopalarla saldırdı. Arama ve kontrolün kaldırılmasını isteyen yaklaşık 3 bin kişi yayladaki festival alanında beklerken yanlarında bulunan Beytüşşebap Belediye Başkanı BDP'li Yusuf Temel, ekmek sıkıntısı çekildiğini, festival alanında bekleyenlerin yanına havan topu ile ateş edildiği iddia etti.
FESTİVALDE KAYMAKAM VE GÜVENLİK GÖREVLİLERİNE SALDIRDILAR / Foto Galeri
KAYMAKAMA SALDIRI
Beytüşşebap İlçesi yakınlarındaki Kato Dağı'nda bulunan Laleşi Yaylası'nda düzenlenen Kuzu Kırpma Festivali dün sona erdi. Festivale katılanlar araçlarıyla ilçeye dönerken, güvenlik görevlileri kimlik kontrolü ve arama yapmak istedi. Aramaya karşı çıkanlar ile güvenlik görevlileri arasında başlayan gerginlik arbedeye dönüştü. Festivale katılanlar tepki amacıyla Beytüşşebap'a gitme yerine yaylaya dönerken, Kaymakam Soner Karataşoğlu, halkı sakinleştirmek için öfkeli grubun yanına gitti. Ancak, Kaymakam Karataşoğlu ve güvenlik görevlileri taşlı- sopalı saldırıya uğradı. Kaymakam Karataşoğlu, güvenlik görevlileri tarafından bölgeden uzaklaştırılırken, makam otomobilinin camları kırıldı. Kaymakam Soner Karataşoğlu, “Festivalden dönenler ile güvenlik güçleri arasında küçük gerginlik olduğu haberi üzerine ben de o alana gittim. Ancak burada kendini bilmez birkaç kişi, provakasyon yapmak için bize ve güvenlik güçlerine taşla saldırmaya çalıştı. Güvenlik görevlisi arkadaşlarımızla ortamı germemek amacıyla uzaklaştık. Makam aracımızın camları kırıldı. 1 koruma arkadaşımızın ayağına da taş geldi. Bunun dışında bir olay yok” dedi.
Yaylada bekleyenlerin yanında bulunan Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temel da Kaymakam Karataşoğlu'na yönelik saldırıyı tasvip etmediklerini söyledi. Başkan Temel, telefonla kendisine ulaşan DHA muhabirine festival sonundaki uygulamaların ‘OHAL dönemini' aratmadığını savunurken şöyle dedi:
“Festivalden dönen her araç arama noktasında durduruluyor ve en az 20 dakika kontrol ediliyor. 5-6 yaşındaki çocukların dahi kimlikleri istendi. Kimlikler getirilmediği sürece araçların girişlerine izin verilmedi. Dağ başında 5-6 yaşındaki çocuğun kimliği nerden bulunacak? Bu uygulamalarından vazgeçmeleri için İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Yılmaz Kırgel ile konuştum. Binbaşı Kırgel bana, ‘Kaymakamın talimatı’ dedi. Kaymakamı aradım. Kaymakam benim yanımda güvenlik birimi ve binbaşıyı aradı. Ama aynı uygulama devam etti. Halk uygulamaya tepki için festival alanına döndü. Daha sonra kaymakam geldi. Halk ile konuşurken, bir anda özel harekat timleri ve binbaşı ile askerleri silahlarıyla meydana çıktı. Halkın tepkisi aslında binbaşı ve bağlantılı olarak özel harekat timlerineydi. Eminim ki kaymakamın aracına taş atan kişi de şimdi pişmandır. Kaymakam gittikten sonra 2 havan topu atışı yapıldı. Bunlar festival alanının 100 metre yakınına döndü. Asıl tepkisi kaymakama değildi çünkü. Dünkü olayların sorumlusu binbaşı ve özel harekat timleridir.”
3 BİN KİŞİ FESTİVAL ALANINDA BEKLEDİ
Festival alanında yaklaşık 3 bin kişi ile beklediklerini anlatan Başkan Temel, ekmek sıkıntısı çekildiğini halkın mağduriyetinin önlenmesi gerektiğini söyledi. Kato Dağı'nda sona eren festival alanında güvenlik nedeniyle askerlerin oluşturduğu güvenlik noktalarında beklediğini ifade eden Başkan Temel, gerginliğin devam ettiğini kaydetti.
| | |
|
Van'daki 'kuş cenneti' cehennem oldu
Mehmed Salih ASLAN tarih 27.07.2010, 14:49 (UTC) | | Van'a 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve bölgenin “kuş cenneti” olarak nitelendirilen Erçek Gölü'ndeki kuş ölümleri köylüleri tedirgin ediyor.
Van-Özalp kara yolu üzerinde, 114 kilometrekarelik yüzey alanıyla Van Gölü'nden sonra bölgenin ikinci büyük gölü olan Erçek Gölü'nde, son günlerde nedeni belirlenemeyen kuş ölümleri görülüyor.
Çok sayıda kuşun telef olduğu göl kıyısında incelemelerde bulunan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölüm Başkanı ve Doğa Gözcüleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erçek Gölü'nün Van Gölü havzasındaki en önemli sulak alanlardan biri olduğunu belirtti.
Her yıl ilkbahar mevsiminden sonbahara kadar flamingolar ile angut, turna gibi çok sayıda kuş türüne evsahipliği yapan Erçek Gölü'nün, yıllardır kuşların beslenme ve üreme alanı olduğunu vurgulayan Sarı, bu yıl meydana gelen kuş ölümlerinin üzüntü verici olduğunu söyledi.
Sarı, göl çevresinde yaptığı incelemelerde, kuş ölümlerine yoğun olarak rastlandığını bildirerek, şunları kaydetti:
“Neredeyse her bir metrede ölmüş kuşlara rastlıyoruz. 2-3 kilometrelik alanda yaklaşık 250-300 dolayında kuş ölüsüyle karşılaştık Bunlar arasında martı, kılıç gaga, uzun bacak ve angut gibi kuş türleri var. Herhangi bir analiz yapmadan kuşların ölümüne neden olan faktörler hakkında konuşmamız yanlış olur.”
Kuş ölümlerinin gerçekleştiği bölgede tarımsal ilaçlama yapıldığına yönelik söylentiler olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sarı, göl çevresinde yaptığı incelemede,
tarım ilacının kullanılması gereken herhangi bir tarım faaliyetine rastlamadığını ifade etti.
Sarı, hastalıklı bazı kuş türlerinden birkaç örnek aldığını ve örneklerin YYÜ Veteriner Fakültesi'nde inceleneceğini dile getirerek, “Eminim ki bu incelemelerin sonucunda ölümlerin hastalıktan mı yoksa zehirlenmeden mi kaynaklandığını saptayacağız” dedi.
Göl çevresindeki yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşları da uyaran Prof. Dr. Sarı, şöyle konuştu:
“Bu civarda yaşan vatandaşların, hastalığın nedeni net olarak belirleninceye kadar, kesinlikle bu hayvanları yememeleri gerekir. Ayrıca Valiliğimizin de acilen bu konuyla ilgili duyuru ve el ilanları ile tüm bölge halkını uyarması gerekiyor. Çünkü ölümlerin neden kaynaklandığını bilmiyoruz. Bazı köyüler çocukların can çekişen kuşları topladığını ve bunları kesip yediklerini söylüyor. Böylesi bir durum başka hastalıklara neden olabilir. Köylülerin kesinlikle bu hayvanları yememesi gerekiyor.”
| | |
|
70 milyonun bilgileri çalındı
İdris Turan tarih 27.07.2010, 14:43 (UTC) | | 70 milyon kişiye ait adres, telefon ve kimlik bilgilerinin yer aldığı listeler ele geçirildi.Türkiye’de 7 ilde operasyon yapıldı. 70 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ait adres, telefon ve kimlik bilgilerinin yer aldığı listeler ele geçirildi.
Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesinde yer alan habere göre; kamu kurum ve kuruluşlarının veri tabanlarına girerek Türkiye’deki 70 milyon vatandaşın adres, kimlik ve telefon bilgilerini ele geçirdiği öne sürülen 15 kişi gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, operasyonun 7 ilde yapıldığı belirtildi.
Açıklamada şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bilgisayarlarda; 'adres', 'telefon', 'kimlik' yazılı üç dosya bulunduğu belirtildi. Dosyalarda yaklaşık 70 milyon kişinin bilgilerinin olduğunun ifade edildiği açıklamada şüphelilerin bu bilgileri para karşılığı sattığının belirlendiği kaydedildi.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Suçları ve Sistemleri Şube Müdürlüğü'nün ortaklaşa yürüttüğü ifade edilen operasyon açıklamasında, "70 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ait adres, telefon ve kimlik bilgilerinin yer aldığı listeler ele geçirildi" denildi.
| | |
|
Gözaltındakiler Serbest
Hüseyin KAPLAN tarih 27.07.2010, 14:39 (UTC) | | Hatay Valiliği, Dörtyol ilçesindeki saldırının ardından terör örgütü mensuplarından yakalanan olmadığını, Emniyet Müdürlüğü binasına ateş açılmadığını ve olaydan sonra gözaltına alınan şahısların bahse konu olayla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığı anlaşılarak serbest bırakıldığını bildirdi.
Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden yapılan açıklamada,vatandaşların olayların sonrasında gösterdiği tepkinin anlayışla karşılandığı belirtilerek şunlar kaydedildi:
''Ancak, birlik beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bu anda sağduyulu davranılması, güçlü bir dayanışma sergilenmesi ve bu dayanışmanın sürekliliği büyük önem arz etmektedir.
Vatandaşlarımızın soğukkanlılıklarını koruyarak kışkırtıcı tavır ve söylemlerden kaçınmaları, eksik ve yanlış bilgilere itibar etmemeleri fevkalade önemlidir. Bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da halkımızın, birlik ve beraberlik iklimini bozmak isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakacaklarına olan inancımız tamdır.''
-TERÖRİSTLERİN TERK ETTİĞİ KAMYONET İDDİASI-
Bu arada, Dörtyol ilçesinde 4 polis memuruna yönelik uzun namlulu silahlarla saldırıyı yapan teröristlerin kent merkezine yaklaşık 10 kilometrelik mesafede, Çağlalık köyü yakınlarında terk ettiği ileri sürülen kamyonetin bulunduğu ve içinde el bombası olduğu öğrenildi.
Jandarma yetkililerinden alınan bilgiye göre, plakası sahte olduğu belirlenen aracın incelemeye alındığı, teröristlerin yakalanması amacıyla operasyonların kapsamlı olarak sürdürüldüğü kaydedildi.
| | |
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 7 ziyaretçikişi burdaydı!
Hsyn Kpln
|
|
|
|
|
|
|
|